Sunday, November 25, 2012

Gazzeye bakış: Kim zafer kazandı? Hamas mı yoksa İsrail mi? (Turkish Version)*


İsrail’in Gazze’ye olan saldırısı iki tarafında ateşkes ilan etmesiyle sonuçlandı. Hamas, İsrail’in Gazze’ye karşı son 4 yılda 2. kez düzenlediği saldırının ardıdan zaferini çabuk ilan etti. Halbuki bu büyük saldırı gerçekleşmeden bir hafta önce taraflar süregelen kavgaları bitirmek üzere çalışma içerisindeydi. Neredeyse bir hafta süren operasyonda İsrail, kendini savunma bahanesiyle Gazze’nin her yerini bombaladı ve 160’dan fazla kişinin ölümüne neden oldu. İsrail’in, kendi sivillerini hedef alan roketleri durdurabilmek adına savunma amaçlı saldırıları gerçekleştirdiğini ifade etmesi şartlar her ne olursa olsun bu saldırıların kabul görüp göz yumulmasını haklı çıkarmıyor. İsrail, Hamas lideri Ahmad Al-Jabari’yi öldürmeseydi savaşla sonuçlanan bu gerginliğin durdurulması ya da başlamadan önlenebilmesi de mümkün olabilirdi.

Diğer yandan İsrail, kara harekȃtı gerçekleştirmekten kaçındığı için ateşkes ilan etmiş gibi görünüyor. Başbakan Netanyahu baştan savma planlanmış olan bu harekȃtın Ocak ayındaki yeni seçimler için hazırladığı planları sekteye uğratabileceğini çok iyi biliyordu. Büyük bir yıkımla sona eren öc alma planının, her ne kadar seçim planlarıyla da alakası olmadığı düşünülse bile bundan böyle Gazze’den gelecek roketleri durduracağının da garantisini vermiyor. Bu bağlamda İsrail’in kazanmış olması da mevzu bahis değil. Peki kaybettiğinden bahsedilebilir mi? Tabi ki hayır. Hamas, Tel Aviv’i vurmasının ardından gücü elnde bulundurduğunu yani bir bakıma amacına ulaşmış olduğunu düşünebilir. Ancak bu eylemi gerçekleştirmesi, İsrail’den bir farkının olmadığını da gözler önüne seriyor. Bu nedenle bir bakıma mağduriyet ekseninden doğan Hamas zaferi, gerçek dışı olduğu kadar kabul de edilemez. Dışarıdan bakıldığında, tarafların umarsızca yaptığı politik kavgalar doğrultusunda hayatını yitiren sayısız insanın, bu savaşın kaybedenleri olarak kayıtlara geçmesine neden oluyor. Dolayısıyla uzun yıllar boyunca, deyim yerindeyse süren bu kirli oyunun maalesef kazananlarının olmadığı sonucu ortaya çıkıyor.

Ne Hamas, ne de İsrail. Zafer Filistin halkının olmalı.
Umarım bu kirli oyun, yaşanan tüm olay ve acılardan sonra Filistin halkının zaferiyle sonuçlanır. Dört gün sonra, 29 Kasım’da, Birleşmiş Milletlerin Filistin’in Arap ve Yahudi devleti olmak üzere iki ayrı devletten oluşması gerektiğini açıklamasından tam 65 yıl sonra, Filistin ilk defa Birleşmiş Milletler’e üye olmayan devlet statüsüne sahip olacak. Durum böyle olunca, İsrail’in her ne kadar başarılı olduğu takdirde Filistin’in ilerleyip bu noktaya gelmesini sağlayan Cumhurbaşkanı Mahmoud Abbas’ı devireceğini söylese de, BM’den gereken oyları toplayacak gibi görünüyor. Geriye ise tüm dünyanın Filistin Devleti’nin varlığını kabul etmesi kalıyor. Bu durum aynı zamanda Barack Obama’ya kabul edilebilir bir barış antlaşması hakkında ciddi olduğunu gösterebilme şansı da doğuruyor. Ancak Amerika ya da Avrupa, özellikle son Gazze saldırısından sonra hala Filistin’i meşru bir devlet olarak kabul etmeyip yeni engellere gebe olursa, bu kararları kendilerine yapışacak kara bir leke olarak yorumlanabilecektir.

Bu noktada Gazze’nin, devlet olabilmek için gereken unsurları bir an önce yerine getirmesi gerekiyor. Bu durum gerçekleştiği takdirde dünya; ambargoyu kaldırma, fakirlik, işsizlik, gezegendeki en yüksek doğum oranı sorunsalı gibi Gazze’nin gerçek problemlerini çözmek üzere sorumluluk alabilme fırsatına da sahip olacaktır. Şu anda hangi hükümetin iktidarda olduğuna, hangi eylemlerin gerçekleştirildiğine bakılmaksızın onyıllarca süren bu acının sona erdirilmesi gerektiğinden, zaman “Gazze zamanı”dır.

FOLLOW ME on TWITTER @istanbultelaviv 

*Bu makale İngilizceden tercüme edilmiştir: "Who can declare Victory, Hamas? Israel?, Plus a Look at Gaza" (25.11.2012) 





No comments:

Post a Comment